Eren MUTLU
  Antalya Limanı Kapasitesi 1 Yılda İkiye Katlandı
 
Limanların son derece pahalı yatırımlar olduğunu vurgulayan Antalya Ortadoğu AŞ Liman İşletmesi ortaklarından Antmarin Denizcilik Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Akıncıoğlu, limanların kötü hava şartlarına karşı deniz içine inşa edilen çok yüksek maliyetli mendireklerle korunması gerektiğini söyledi.
2006 yılı sonunda ikinci kez TMSF tarafından özelleştirilen Antalya Limanı’nın Ortadoğu AŞ işletmesinde olduğunu işaret eden Hasan Akıncıoğlu, “Ortadoğu AŞ son bir sene içerisinde yaptığı bir dizi reform ve yatırımla limanın yük ve gemi kapasitesinde yüzde 100’e varan oranlarda artış sağladı” dedi.
Ortadoğu’ya tahsis edilen tüm rıhtımlar ve liman sahasının tamamının çehresinin değiştiğine işaret eden Akıncıoğlu, Antalya’nın 24 saat esasıyla faaliyet gösteren modern bir liman işletmesine kavuştuğunu ifade etti.



TMO’ya ait rıhtım devredilmeli
Antalya Limanı içerisinde 200 metre uzunluğunda ve 10 metre su derinliğinde TMO’ a ait atıl bir rıhtımı ve rıhtım gerisi alan bulunduğunu belirten Akıncıoğlu, limanın mülk sahibi olan TDI ile bu rıhtımı yaptırıp sahibi konumundaki TMO arasında geçmişte yapılmış olan protokol gereği, rıhtımın TMO’nun kullanımı dışındaki zamanlarda kullanım hakkının TDİ’ye ait olduğunu söyledi. Akıncıoğlu bu hakkın da özelleştirme prosedürü nedeniyle Ortadoğu AŞ’ye devir olmasına karşın, TMO’nun Antalya’daki faaliyetine son vermesi nedeniyle rıhtımın kullanım dışı kaldığını ve atıl olduğunu belirtti. Akıncıoğlu, “TMO’ya ait olan bu rıhtımın Ortadoğu A.Ş. Liman İşletmeciliğine devriyle ekonomiye kazandırılması ve dolayısıyla Antalya limanının kullanılabilir kapasitesinin arttırılması kaçınılmaz bir kamusal zarurettir” dedi.

Ürün tankerleri, büyük tehlike
Akıncıoğlu, dünya markası bir turizm merkezi olan Antalya’nın deniz kaynaklı en önemli sorunlarından birinin liman dışında ve demirde akaryakıt tahliyesi yapan tankerlerin olduğunu vurguladı. Hasan Akıncıoğlu olası bir tanker kazasında tüm Antalya turizminin öleceğini belirterek şunları söyledi; “Antalya Limanı arkasında bulunan dört ayrı kuruma ait yakıt depolarına her sene takriben 1 milyon ton akaryakıt yaklaşık 400 adet tanker türü gemi ile gelmektedir. Kapasiteleri 2000 ton ile 15.000 ton arasındaki ürün tankerleri getirdikleri akaryakıtı her türlü hava ve deniz tehlikesine açık bir şekilde liman dışında demirleyerek denizaltı hortumları ile liman arkasındaki sahil tanklarına boşaltmaktadırlar. Bu boşaltma sistemi, ancak korunaklı liman ve rıhtım tesislerinin bulunmadığı ahvallerde gerçekleştirilen ilkel ve çok riskli bir yöntemdir. En önemlisi de çevre ve deniz kirliliği açısından büyük bir tehdit oluşturmaktadır.”

Turhan Boray ders olmalı
1970’li yılların sonlarında ve Antalya Limanı faaliyete geçmeden önce, aynı sistemle açıkta akaryakıt boşaltmasını tamamlamakta olan 4000 tonluk Turhan Boray tankerinin aniden çıkan fırtına nedeniyle Konyaaltı sahiline sürüklenerek parçalandığını hatırlatan Akıncıoğlu, kaza boşaltmanın sonlarında gerçekleştiği için Antalya sahillerinin geniş çaplı bir petrol kirliliği faciasından şans eseri kurtulduğunu ifade etti. Akıncıoğlu bu nedenle, faaliyetine son verilen TMO rıhtımının Ortadoğu AŞ.’ye devredilerek, hemen bu rıhtımın arka kesiminde yer alan yakıt tanklarına akaryakıt getiren ürün tankeri özelliğindeki gemilerin   yanaşabileceği bir akaryakıt terminal rıhtımına dönüştürülmesi gerektiğini söyledi.
 Akıncıoğlu, böylelikle Antalya denizi, çevresi ve özellikle Antalya sahillerindeki yüzlerce turistik tesis ve dolayısıyla havaalanından çiftçisine, yörenin turizm sektörüne bağımlı tüm ekonomisinin, herhangi bir kaza anında denize dökülecek petrolün yol açacağı deniz kirliliğinin yaratacağı tehlikeden korunacağını kaydetti. “Bu çağrı Ortadoğu AŞ veya diğer kişi ve kurumların ekonomik çıkarlarıyla kesinlikle ilgili değildir. Bu husus bilakis kamu menfaatleri açısından önemlidir. Zira akaryakıtı getiren tankerlerin çevreye verebilecekleri zarar riskinin ortadan kaldırılmasının yanında, akaryakıt getiren tankerlerin liman dışında ve açık denizde yüksek risk nedeniyle Ortadoğu AŞ’ye zamlı yüksek hizmet ücreti ödenmesi de söz konusu olmayacaktır” diyen Akıncıoğlu, akaryakıt maliyetlerine risk nedeniyle yansıyan navlun ve liman ücretlerinin düşmesinin de bölgedeki tüketiciye olumlu yansıyacağını kaydetti.

Son durum ekonomi aleyhine
Kullanım dışı bırakılan TMO rıhtımının Antalya Serbest Bölgesi sınırları içerisine alınması için serbest bölgelerin bağlı bulunduğu Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’in talimatıyla Ankara’da çalışmaların başlatıldığını aktaran Akıncıoğlu, “Bu girişim Antalya ve ülke ekonomisi için son derece yanlış bir yaklaşımdır. Zira münhasıran serbest bölge kullanıcılarına hizmet eden mevcut serbest bölge rıhtımının dahi serbest bölge sınırları dışına çıkartılarak genel ülke ve yöre kullanımına, diğer bir deyişle genel kamu kullanımına sunulması gerekmektedir. Devlet Bakanımız Tüzmen’in Antalya Limanı’nın orta Akdeniz’de çok daha büyük uğraklarla yoğunluk kazanacağını görerek, her şeyden önce bölgeye, bölge turizmine, limancılığına, kruvaziyer turizmine ve haliyle bütününde ülkemiz turizmine ve ekonomisine aleyhte olacak bu yaklaşımı durdurmasını diliyoruz” diye konuştu.
Akıncıoğlu, Antalya Serbest Bölgesi’ndeki yatırım, sanayi ve iş potansiyelinin Antalya, Isparta, Burdur, Denizli ve Konya yöresindeki yatırım, sanayi ve iş potansiyeli ile karşılaştırıldığında  haksızlığın boyutunun görüleceğini belirtti.
Antalya Limanı içerisinde yer alan 217 metre uzunluğunda ve 10 metre derinliğindeki serbest bölge rıhtımının senelik kapasitesi 2 milyon ton ve 350 gemidir. Ancak serbest bölge rıhtımına senede yaklaşık 90 gemi geliyor ve 200.000 ton’da yük elleçlemesi yapılıyor. Serbest bölgedeki faaliyetlerin türü ve potansiyeli nedeniyle rıhtım kapasitesinin sadece yüzde 15’i değerlendiriliyor. Serbest bölgenin gerçek amacının üretim ve istihdamı arttırıcı faaliyetler olması gerektiğine işaret edan Akıncıoğlu, “Buna karşın rıhtımda manipülasyon gören yüklerin büyük çoğunluğu, serbest bölge dışında üretilip ve serbest bölgeye sadece limancılık faaliyeti için gelen mamul torbalı çimento yükleridir. Bu husus limancılık açısından da haksız rekabeti doğurmaktadır” dedi. Serbest bölgeye bakanlar kurulu kararıyla tahsis edilen mevcut rıhtım ve rıhtım arkası sahanın Antalya Limanı’nı fiilen ortadan ikiye böldüğüne de vurgu yapan Akıncıoğlu, bu durumun da limanda, limancılık faaliyetlerinin rasyonel olarak sürdürülmesi açısından operasyonel ve idari açıdan güçlük yarattığını söyledi. 

Sadece liman olması israf
 
Limana bitişik bir konumda bulunan serbest bölgeye gelen ve bu bölgeden gidecek yüklerin bir gümrük koridoru ile limana yanaşan gemilere yüklenmesi veya boşaltılmasının en rasyonel çözüm olduğunu söyleyen Akıncıoğlu, bu konuda gümrük mevzuatında amir hükümlerin de bulunduğunu ifade etti. Akıncıoğlu, böylelikle, genel kamu kullanımına açık olması Anayasal bir zorunluluk olan liman altyapı tesislerinin sadece serbest bölgede faaliyet gösterenlere münhasıran tahsisinin de önleneceğini kaydetti. TMO’nun atıl rıhtımının serbest bölgeye tahsis edilmek istenmesine gerekçe olarak Antalya Serbest Bölge içerisinde artmakta olan yat imalatı faaliyetlerinin gösterildiğini aktaran Akıncıoğlu, yat inşaatlarının deniz kenarında yapılmasına gerek olmadığını dile getirdi. Akıncıoğlu, “Zira yatlar gemilere göre hafif ve karada nakledilme özelliği olan küçük deniz vasıtalarıdır. Travel lift tabir edilen tekerlekli yat vinçleri ve yat transporter tabir edilen özel yat nakledici araçlar da, yatların marinalar içinde ve kara naklinde kullanılmak için geliştirilmiş vasıtalardır” dedi.
Yatların imalatlarının deniz kenarında ve özellikle de TMO rıhtımı gibi çok yüksek maliyetli ve 10 metre deniz derinliği olan rıhtımların üzerinde veya yanında inşa edilmesinin savunulamayacağını kaydeden Akıncıoğlu, bu uygulamanın ülke ekonomisi açısından da son derece yanlış olduğuna işaret etti. Akıncıoğlu, “Liman arka kesiminde bulunan mevcut serbest bölge arazisi içerisinde bulunan tesislerde yatlar kapalı hangarlarda inşa edilmekte olup, sadece imalatlarının tamamlanması hitamında denize indirilmeleri gerekmektedir. İşbu gereksinim için liman içerisinde bir marina ile travel lift ve lift havuzu da mevcut olup hali hazırda kullanımdadır” dedi.
Antalya Limanı’nın mülkiyet sahibi ve Türkiye’nin limancılık konusundaki uzman kamu kuruluşu olan Türkiye Denizcilik İşletmeleri ile limanların özelleştirilmesini gerçekleştiren Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın görüşlerinin de TMO rıhtımının Ortadoğu AŞ. İşletmeciliğine verilerek kamu hizmetine açık olarak işletilmesi yönünde olduğunu belirten Akıncıoğlu sözlerini şöyle noktaladı; “Bu husus muhtelif yazışmalarla TMO’ya bildirilmiştir. Bu nedenle gerek kamu menfaatleri, gerekse yöredeki turizm faaliyetlerinin selameti için TMO rıhtımının Ortadoğu AŞ İşletmeciliğine verilmek üzere TDİ’ye devri kaçınılmaz bir zarurettir. Bu konuda tüm yetkilileri Antalya ve Ülke ekonomisi ile yöre gerçeklerine sahip çıkmaya davet ediyoruz.”
 
 
 
  Copyright by Eren MUTLU  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol